Üniversitede okurken; okula gidiş için 3 vasıta kullanırdım.. Göztepeden dolmuşla/otobüsle kadıköy, kadıköy'den vapurla eminönü ve ilk duraktan tramvayla beyazıd.. (tramvay kullananlar bilir; anonsları pek komik olurdu - sen kot ceketli, önce inene yol ver yavrum..üniversitede okumakla olmuyo :)) ya da duygusuz bir ses tonuyla Sultanahmet - blue mosque /turistler için..İşte deminki "beyazıd" durağını da aynı o tonda okumanızı isterim..)
Dolmuş kısa sürdüğünden; tramvayda da okuldan birilerine rastladığımdan sadece vapurda (şanslı günümdeysem eğer) bişeyler okuyabilir ve müzik dinlerdim.. Gene böle bi sabah; vapurun üst katında içerde; merdiveni çıkınca karşınıza gelen kapısız ana salonda (eminönü vapuru yalnız; bi düzgün hayal edin; beşiktaş diil :) sağdan ikinci sırada ters oturuyorum daha az kişiyle yüzyüze gidebilmek için..Karşımda da orta yaşın üzerinde bir teyze var; çantası dışında mutlaka bir de torba taşıyan bütün yaşıtları gibi elleri kucağında kavuşmuş etrafa bakıyor..
İnsan kendisine uzakta da olsa bakan gözü hisseder ya hani... biliyorum, başım önde kitap okusam da, kulağımdaki müzikten başka ses duymasam da bana bakan biri var.. kafamı kaldırıp da baksam mı acaba?..aman kimse kim yaa..ne bakıcam..sabah sabah şimdi sinirlenicem ne bakıyor bu bana diye..boşver oku sen..off okuyamıyorum ki..müzikle tempo tutucam tutamıyorum ayağımla; bana bakan kiimm??
Kafamı yavaşça kaldırdım sağı solu taramak için; ama kaldırır kaldırmaz zaten markaja alındım.. o teyzeymiş evet.. biraz bakıştık, sonra ben başımı indirip korunaklı dünyama geri döndüm.. ara ara baktım hep bana bakıyodu ve gittikçe acıyan gözlerle.. merak etmedim diil ama kitabın güzel bi yerindeydim.. (merak eden varsa; puslu kıtalar atlası..ihsan oktay anar)
Neyse okula bir vasıta kaldı sonunda biz eminönüne yaklaştık ve vapur tam durmadan her Türk insanı gibi ayağa fırladık.. teyze de fırladı neyine güvendiyse :)
Sonra ilk iskeleye vuruşumuzda düşecek gibi oldu torbası ve çantasıyla ben de refleksle kolunu tuttum hemen.. bana daha da acıyan ama minnettar bi bakışla döndü duyayım diye bağırarak "SAĞOL, EVLADIM..EKSİK OLMA" dedi... neden bağırdı bu kadın bana şimdi yaa.. bağırdı ama iyi bişey de dedi aynı zamanda yani yüzünde kızgınlıktan çok acıma vardı.. alla allaaaa.. garip bi ifadeyle baktım suratına sanırım.. kulaklıkları çıkardım; zaten müzik çalmıyodu, şaşkınlıktan kulağımda kalmış öyle.. "ÇIKARMA ÇIKARMA, DUYMAZSIN KORNAYI FALAN ALLAH KORUSUN" dedi bu sefer de..
yaaa ters giden bişeyler var işte.. çıkarmazsam duymam asıl.. annem öle der hep; bu kadın farklı bir kültürden mi acaba...heheheh :)) bak sabah sabah ne kadar eğlendim kendi kendime..
gene garip bi ifade ve iç sesle baktım kadına..
başkasıyla konuşuyordu..benim hakkımda.. "yavrum, pek küçük daha , pek sevimli..işitme cihazı kullanıyo bu yaşta, kader işte..
"yook kullanmıyorum teyze diycektim...buradan müzik geliyo herkesi rahatsız etmemek için kulaklıkla dinliyorum.. diycektim.. anlatacaktım.. ama kalabalık ilerledi.. teyze kalabalığa karıştı, bi an döndü bana baktı ama hızla yok oldu gitti.. anlatacaklarım bana bile saçma geldi..kimseyi rahatsız etmemek için kulaklıkla dinlemek.. mecburum sanki.. evet radyolar, pikaplar bu kadar küçüldü teyze.. evet hızlı ilerliyo herşey.. evet eski tadı yok hiç'bişeyin tabii haklısınız.. tabii ki dinleyebilirsiniz buyrun..
hepsi saçma geldi birden, herşey..
Kimseyle karşılaşmak istemedim; tramvayla değil yürüyerek gittim okula mercan yokuşundan, müzik dinlemeden, etrafı dinleyerek...
zynp
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder