Çarşamba, Aralık 26, 2007

bir akşamüstüdür

Bir akşamüstüdür şarabî
Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur.
Sen çocuk tulumunda
Matbaa mürekkebi
Rüsva olmuş ellerinin emeği,
Manşetlerde kilometre kilometre yalan
Sallanır durur.
Bir akşamüstüdür katil, muhteşem
Alıp götürmüşler dost dediğini
Almış rüzgârlar içini,
Ümide benzer, sevdaya benzer...
Soğuk bir namludur kör ve pusuda
Ense kökünde zulüm,
Ve sermiş cânım sofrasını dört başı mâmur
Burnun dibine hürriyet.
Seviyorum mümkün değil;
Aranızda kurşun, yasak bölge var
Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel
Kanunu yapanlar ihtiyar.

ahmet arif

Salı, Aralık 25, 2007

kocalmağa alışıyorum

Kocalmağa alışıyorum dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmağa son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatlar, akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamağa çalışıyorum inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına içilen cıgaramın tadı.
Ölüm kendinden önce bana yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri.

nazım hikmet ran

almaz

she only smiles he only tells her
that she's the flowers of wind and spring
in all her splendor sweetly surrendering
the love that innocence bring
almaz, pure and simple
born in a world where love survives
now men will want her
'cause life don't haunt her
almaz, you lucky lucky thing
now i watch closely and i watch wholly
i can't imagine love so rare
she's young and tender but will life bend her
i look around if she everything
almaz, pure and simple
born in a world where love survives
now men will want her
'cause life don't haunt her
almaz, you lucky lucky thing
he throws her kisses she shares his wishes
i'm sure he's king without a doubt
with love so captive so solely captive
i ask if i could play the part
almaz, pure and simple
born in a world where love survives
now men will want her
'cause life don't haunt her
almaz, you lucky lucky thing
almaz, you lucky lucky thing
almaz, you lucky lucky thing

randy crawford

Pazartesi, Aralık 03, 2007

ya evde yoksan..

aşkınla ne garip hallere düştüm
herşeyim tamam da bir sendin noksan
yağmur yaş demeden yollara düştüm içim ürperiyor
ya evde yoksan...

ya yolu kaybettim ya ben kayboldum
ne olur bir yerden karşıma çıksan
tepeden tırnağa sırsıklam oldum içim ürperiyor
ya evde yoksan....

aşkınla ne garip hallere düştüm
herşeyim tamam da bir sendin noksan
yağmur yaş demeden yollara düştüm içim ürperiyor
ya evde yoksan...

elbisem gündelik pabucum delik
haberin olsa da sobayı yaksan
yağmur iliğime geçti üstelik içim ürperiyor
ya evde yoksan...

sarhoşsam kapını çaldığım anda
saç baş darmadağın açık saçıksa
bir de ufak rakı varsa masanda içim ürperiyor
ya evde yoksan...

sabahlara kadar içsek sevişsek
ne ben işe gitsem ne sen ayılsan
derin bir uykunun dibine düşsek içim ürperiyor
ya evde yoksan...

ne kadar üşüdüm nasıl acıktım
ilk önce sıcacık banyoya soksan
sanırsın şu anda denizden çıktım of içim ürperiyor
ya evde yoksan...

yanlış mı aklımda kalmış acaba
muhabbet sokağı numara doksan
boşa mı gidecek bu kadar çaba içim ürperiyor
ya evde yoksan...

ya yolu kaybettim ya ben kayboldum
ne olur bir yerden karşıma çıksan
tepeden tırnağa sırsıklam oldum içim ürperiyor
ya evde yoksan....

Cemal Safi